İslam dinine göre gücü yeten her müslümanın belli bir günde Mekke’de bulunan Kabe’ye giderek çevresinde yürümesi ve arafata gitmesi gerekmektedir. Elbette mucizelerle dolu islam dininde ki bu emir siyah örtülü küçük bir yapıyı görmek için verilmemiştir.
Hac vazifesi öyle övülür ki peygamber efendimiz tarafından , hac esnasında yapılacak duaların çok makbul olduğu, giden her inançlının tüm günahlarının affedileceği bize bildirilmektedir.
Acaba bize bu denli maneviyat ve duygusal halimizde bir farklılık, derinlik meydana getirecek bu sır nedir?
Şimdi bilim adamlarının hazırlamış olduğu bazı yazılarla ilk önce yeryüzünde bulunan ve ancak yakın zamanda keşfedilmiş “ley hatlarının” tanımını öğrenelim.
İngiliz bilim adamları, yerin altında ley hatları adını verdikleri,pozitif ve negatif olmak üzere ikiye ayrılan hatlar keşfettiler. pozitif olanlarının dünyada en çok yoğun bulunduğu bölgenin de 1.sırada Arafat, 2.sırada Kabe'nin bulunduğu yer ve etrafı olduğu saptandı.
Eminim sizlerde farketmişsinizdir, hiç gitmediğiniz bir yere gittiğinizde o yerden yada şehirden aldığınız titreşimler daha farklıdır. Sanki kendi ait bir ruhu vardır şehirlerin. Daha da ince bakarsak gezi esnasında bulduğunuz bir kayalık alanın yanından geçerken sanki orada diğer yerlerden farklı bir şey vardır. Bu tip yerler bazen korkutur ürpertir, bazen de huzur ve mutluluk ile mistizm aşılar. Bunun nedeni o bölgenin sahip olduğu enerjilerdendir.
Kabe’de ise ruhani duyarlılığı yüksek ve kalbi uyanık kimseler için bu enerji muhteşem düzeydedir. Pek çok müslüman Kabe nin duvarına yaklaşırken hayatının en değişik ve özel anlarını yaşadıklarını vurgulamaktadırlar. Kendini şartlamakla insan ancak hayalgücünde üretebileceği türden bir hal yaşayabilir. Fakat hiç tatmadığı bir şeyi, yerden göğe çekilirmişcesine tatmak hayalgücü ile olabilecek bir iş değildir. Fakat vücut bu enerji düzenine bir kaç gün içinde alışır ve ilk alana girildiği andaki tesiri hissedilmez olur. Her insan kendi algı kapasitesine göre belli bir ruhani güce kavuşur Kabe ye varıldığında.
LEY HATLARI NE ZAMAN VE NASIL KEŞFEDİLDİ ?
Bedeni saran sinir sisteminde akmakta olan biyo-elektrik enerji gibi yeryüzünün altından da gezegeni enlemesi ve boylamasına geçen, nedeni şu an için tam olarak bilinmese bile dünyanın iç dinamiğiyle ilgili olduğu düşünülen, etkisi tamamen kanıtlanmış olan seyyal enerji damarları (elektrik akımları) bulunmaktadır. Bu enerji çizgileri de akupunktur noktalarında olduğu gibi belli bölgelerde kesişerek daha güçlü enerji noktaları oluşturmakta, dolayısıyla bu enerji de düzenli ya da düzensiz davranış biçimlerine göre pozitif ve negatif (kara) radyasyon akımları olarak adlandırılmaktadır. Buna, Çinliler “ejderha”, Keltliler “peri” İngilizler “Ley hatları” adını verirken çeşitli kültürler, varlığını tespit ettikleri bu şeyi farklı isimlerle anmaktadırlar.
Bu konuyla ilgili bir başka deneyde de radyetesi uzmanı Bill Louis, Londra Emperial Kolejden Dr. Eduardo Balonovski ve ünlü bilim adamı Fizik ve Matematik Profesörü John Taylor’la birlikte güney Galler’de bir nehir kenarında bulunan 4 metrelik tarih öncesi bir taşı incelediklerinde Bill, bu taştan zamanla değişen bir manyetik alanın varlığını hissetmeye başlar. Bill’ in akabinde Taylor ve Balanovski, bu taşı Gauss-metre (manyetik ölçerle) ölçtüklerinde bu alanın İngiltere’ ye ait olan 0,47 gaussluk değerinin üzerinde olduğunu, ayrıca bu enerjinin spiral biçimde uzaya doğru yayıldığını tespit etmişlerdir. Ley hatları üzerine konulan taşların tesadüfi olarak belli hizalarda ve mesafelerde konumlandırıldığını düşünen bazı matematikçiler de iddialarını bilgisayar yardımıyla kanıtlamak için yaptıkları araştırmaların sonuçları karşısında büsbütün şok geçirmişlerdi. Çünkü, matematiksel olarak da bu taşların tesadüfi yerleştirilemeyeceği net olarak görülmüştü. Aynı şekilde 1900’ lü yılların başında Greenwich Rasathanesi müdürü Sir Norman Lockyer ile 30’lu yıllarda Oxford Üniversitesi Mühendislik Bölümünden Prof. Alexandre Thom da çok geniş çaplı araştırmalarda bu taşların ley hatları boyunca tesadüfi olarak yerleştirilmediğini kanıtlamışlardır. 80’ li yılların başında Arkeoloji Enstitüsünde araştırmacı olan inorganik kimyacı Dr. Don Robbins de taşlardan kurulu dairesel yapıların çeşitli (E-M) enerji yayımladıklarını bilimsel olarak tespit etmiştir. Dr. Robinson’ un keşfettiği, sadece bununla sınırlı değildi. Bunun yanında bu taşlardan gece ve gündüzün eşit olduğu Mart ve Eylül gün dönümlerinde çok daha yüksek frekanslı dalga yayınımı olduğunu, topraktaki radyoaktivite oranının daire dışında olana oranla çok çok düşük bulunduğunu ve bu taş yapıdaki enerjinin uzaydan gelerek dünyaya kadar inen kozmik ışınları (1) durdurup koruyucu bir kalkan gibi hep bu dairenin dışında tuttuğunu da belirlemiştir.
Kaynakça:Fiz. Müh. Kenan KESKİNHayrettin Zor; Çok Yönleri İle Rüya.Discovery Channel; Discovery Magazine
LEY HATLARININ OLUŞUMU
Yerkürenin yüzeye yakın katmanlarında, örneğin dıştan ilk 400 km'sinde etkin olduğu düşünülen ama yeryüzüne yaklaştıkça şiddetinin arttığı bilinen, en az 11 adet dönel elektrik alanların ve dolayısı ile bu alanların indüklediği elektrik akımlarının varlığını ölçerek biliyoruz. Bu dönel alanların büyüklükleri yaklaşık olarak onar milyon km² dir. Bu akımlar; ------------------------------------------atmosferdeki iyonosferden elektromagnetik olarak, -artı eksi 80 derece paralelleri civarında oluşan Aurora Borealis ve Aurora Australis boşalmalarından statik elektrik olarak, -Yerkabuğunda 100 km ila 300 km derinlikler arasındaki yarı ergimiş gibi hareketli olan Astenosfer katmanının, konsentrasyon farklarının indüklediği yer altı foucoult akımlarından, -Borneo + Kongo + Amazon yağmur ormanlarındaki yıldırım deşarjlarından oluşan elektrostatik yük kazanımlarından ve -hidroelektrik, termik, rüzgar ve nükleer santraların geri dönen enerji topraklamalarından …. Beslenir. -Bunlara, tam deprem anında kopma gerilmesine ulaşan kuvars kristalli kayaçların piezoelektrik deşarjları da ilave olur. ------------------------------------------Bu son grubu ilgi alanımız deprem olduğu için ayrıca ilave ettim. Aslında piezoelektrik deşarjlar da diğer tellürik kaynaklardan soyutlanamaz.
İşte bu doğal doğru akımlar "Tellürik Akımları"nı, bu doğal akımların rezonans periyodlarda salınım yapması ise doğal "Deplasman Akımları"nı, bu salınan akımların rotasyonelinde oluşan ikincil alanlara ise Magnetotellürik alanlar adı verilir. Bunlardan yararlanılarak Jeofiziksel ölçüm teknikleri geliştirilmiştir. Salınım olayının nedeni ise iyonosferdeki hidromagnetik parçacık tuzaklanmasıdır.
Bu doğal tek yönlü ve çift yönlü olabilen akımlar, sonuçta elektrik akımları olup, içinden geçtiği ortamın doğal elektriksel direncine karşı ilerler. Bu yüzden Yerkabuğu içerisinde salınan ya da akan bu akımlar, su gibi en kolay akabilecekleri yolu seçerler. Yani alınan yolun uzunluğu önemli olmayıp kolaylığı daha önemlidir. Bu yüzden Tellürik akımlar ve Deplasman akımları, iletkenliği çevresine göre daha yüksek, ya da direnci çevresine göre daha düşük olan yolları seçerler. Yani kanalize olurlar. Bu kanallar genellikle içerisinde bol metal oksitler bulunan kayaçları, bol tuzlu su içeren kayaçları ve tabiidir ki maden yataklarını takip ederler.
Yani bizim bildiğimiz bir enerji türü, yine bizim direncini ölçebildiğimiz için bildiğimiz yolları takip ederek akarlar. İşte size bunlar da bilimsel Ley hatları. Bu akımların ise tanımlamalarından görüleceği gibi, eski harabeleri takip etmek gibi sanatsal ve entelektüel bir alışkanlıkları yoktur. Ama fizik bilmeyen, çok sayıda saygıdeğer entelektüel kişilikler var aramızda. İşte onlar bazan çevrelerinde olagelen ve fakat geniş halk kitlelerinin dikkatini çekmeyen bir şeyleri fark ederler.
Prof.Dr.Uğur KAYNAK* Kocaeli Üni. Emekli Öğretim Üyesi, Anadolu Çevre Asamblesi II Başkanı.
Hac vazifesi öyle övülür ki peygamber efendimiz tarafından , hac esnasında yapılacak duaların çok makbul olduğu, giden her inançlının tüm günahlarının affedileceği bize bildirilmektedir.
Acaba bize bu denli maneviyat ve duygusal halimizde bir farklılık, derinlik meydana getirecek bu sır nedir?
Şimdi bilim adamlarının hazırlamış olduğu bazı yazılarla ilk önce yeryüzünde bulunan ve ancak yakın zamanda keşfedilmiş “ley hatlarının” tanımını öğrenelim.
İngiliz bilim adamları, yerin altında ley hatları adını verdikleri,pozitif ve negatif olmak üzere ikiye ayrılan hatlar keşfettiler. pozitif olanlarının dünyada en çok yoğun bulunduğu bölgenin de 1.sırada Arafat, 2.sırada Kabe'nin bulunduğu yer ve etrafı olduğu saptandı.
Eminim sizlerde farketmişsinizdir, hiç gitmediğiniz bir yere gittiğinizde o yerden yada şehirden aldığınız titreşimler daha farklıdır. Sanki kendi ait bir ruhu vardır şehirlerin. Daha da ince bakarsak gezi esnasında bulduğunuz bir kayalık alanın yanından geçerken sanki orada diğer yerlerden farklı bir şey vardır. Bu tip yerler bazen korkutur ürpertir, bazen de huzur ve mutluluk ile mistizm aşılar. Bunun nedeni o bölgenin sahip olduğu enerjilerdendir.
Kabe’de ise ruhani duyarlılığı yüksek ve kalbi uyanık kimseler için bu enerji muhteşem düzeydedir. Pek çok müslüman Kabe nin duvarına yaklaşırken hayatının en değişik ve özel anlarını yaşadıklarını vurgulamaktadırlar. Kendini şartlamakla insan ancak hayalgücünde üretebileceği türden bir hal yaşayabilir. Fakat hiç tatmadığı bir şeyi, yerden göğe çekilirmişcesine tatmak hayalgücü ile olabilecek bir iş değildir. Fakat vücut bu enerji düzenine bir kaç gün içinde alışır ve ilk alana girildiği andaki tesiri hissedilmez olur. Her insan kendi algı kapasitesine göre belli bir ruhani güce kavuşur Kabe ye varıldığında.
LEY HATLARI NE ZAMAN VE NASIL KEŞFEDİLDİ ?
Bedeni saran sinir sisteminde akmakta olan biyo-elektrik enerji gibi yeryüzünün altından da gezegeni enlemesi ve boylamasına geçen, nedeni şu an için tam olarak bilinmese bile dünyanın iç dinamiğiyle ilgili olduğu düşünülen, etkisi tamamen kanıtlanmış olan seyyal enerji damarları (elektrik akımları) bulunmaktadır. Bu enerji çizgileri de akupunktur noktalarında olduğu gibi belli bölgelerde kesişerek daha güçlü enerji noktaları oluşturmakta, dolayısıyla bu enerji de düzenli ya da düzensiz davranış biçimlerine göre pozitif ve negatif (kara) radyasyon akımları olarak adlandırılmaktadır. Buna, Çinliler “ejderha”, Keltliler “peri” İngilizler “Ley hatları” adını verirken çeşitli kültürler, varlığını tespit ettikleri bu şeyi farklı isimlerle anmaktadırlar.
Bu konuyla ilgili bir başka deneyde de radyetesi uzmanı Bill Louis, Londra Emperial Kolejden Dr. Eduardo Balonovski ve ünlü bilim adamı Fizik ve Matematik Profesörü John Taylor’la birlikte güney Galler’de bir nehir kenarında bulunan 4 metrelik tarih öncesi bir taşı incelediklerinde Bill, bu taştan zamanla değişen bir manyetik alanın varlığını hissetmeye başlar. Bill’ in akabinde Taylor ve Balanovski, bu taşı Gauss-metre (manyetik ölçerle) ölçtüklerinde bu alanın İngiltere’ ye ait olan 0,47 gaussluk değerinin üzerinde olduğunu, ayrıca bu enerjinin spiral biçimde uzaya doğru yayıldığını tespit etmişlerdir. Ley hatları üzerine konulan taşların tesadüfi olarak belli hizalarda ve mesafelerde konumlandırıldığını düşünen bazı matematikçiler de iddialarını bilgisayar yardımıyla kanıtlamak için yaptıkları araştırmaların sonuçları karşısında büsbütün şok geçirmişlerdi. Çünkü, matematiksel olarak da bu taşların tesadüfi yerleştirilemeyeceği net olarak görülmüştü. Aynı şekilde 1900’ lü yılların başında Greenwich Rasathanesi müdürü Sir Norman Lockyer ile 30’lu yıllarda Oxford Üniversitesi Mühendislik Bölümünden Prof. Alexandre Thom da çok geniş çaplı araştırmalarda bu taşların ley hatları boyunca tesadüfi olarak yerleştirilmediğini kanıtlamışlardır. 80’ li yılların başında Arkeoloji Enstitüsünde araştırmacı olan inorganik kimyacı Dr. Don Robbins de taşlardan kurulu dairesel yapıların çeşitli (E-M) enerji yayımladıklarını bilimsel olarak tespit etmiştir. Dr. Robinson’ un keşfettiği, sadece bununla sınırlı değildi. Bunun yanında bu taşlardan gece ve gündüzün eşit olduğu Mart ve Eylül gün dönümlerinde çok daha yüksek frekanslı dalga yayınımı olduğunu, topraktaki radyoaktivite oranının daire dışında olana oranla çok çok düşük bulunduğunu ve bu taş yapıdaki enerjinin uzaydan gelerek dünyaya kadar inen kozmik ışınları (1) durdurup koruyucu bir kalkan gibi hep bu dairenin dışında tuttuğunu da belirlemiştir.
Kaynakça:Fiz. Müh. Kenan KESKİNHayrettin Zor; Çok Yönleri İle Rüya.Discovery Channel; Discovery Magazine
LEY HATLARININ OLUŞUMU
Yerkürenin yüzeye yakın katmanlarında, örneğin dıştan ilk 400 km'sinde etkin olduğu düşünülen ama yeryüzüne yaklaştıkça şiddetinin arttığı bilinen, en az 11 adet dönel elektrik alanların ve dolayısı ile bu alanların indüklediği elektrik akımlarının varlığını ölçerek biliyoruz. Bu dönel alanların büyüklükleri yaklaşık olarak onar milyon km² dir. Bu akımlar; ------------------------------------------atmosferdeki iyonosferden elektromagnetik olarak, -artı eksi 80 derece paralelleri civarında oluşan Aurora Borealis ve Aurora Australis boşalmalarından statik elektrik olarak, -Yerkabuğunda 100 km ila 300 km derinlikler arasındaki yarı ergimiş gibi hareketli olan Astenosfer katmanının, konsentrasyon farklarının indüklediği yer altı foucoult akımlarından, -Borneo + Kongo + Amazon yağmur ormanlarındaki yıldırım deşarjlarından oluşan elektrostatik yük kazanımlarından ve -hidroelektrik, termik, rüzgar ve nükleer santraların geri dönen enerji topraklamalarından …. Beslenir. -Bunlara, tam deprem anında kopma gerilmesine ulaşan kuvars kristalli kayaçların piezoelektrik deşarjları da ilave olur. ------------------------------------------Bu son grubu ilgi alanımız deprem olduğu için ayrıca ilave ettim. Aslında piezoelektrik deşarjlar da diğer tellürik kaynaklardan soyutlanamaz.
İşte bu doğal doğru akımlar "Tellürik Akımları"nı, bu doğal akımların rezonans periyodlarda salınım yapması ise doğal "Deplasman Akımları"nı, bu salınan akımların rotasyonelinde oluşan ikincil alanlara ise Magnetotellürik alanlar adı verilir. Bunlardan yararlanılarak Jeofiziksel ölçüm teknikleri geliştirilmiştir. Salınım olayının nedeni ise iyonosferdeki hidromagnetik parçacık tuzaklanmasıdır.
Bu doğal tek yönlü ve çift yönlü olabilen akımlar, sonuçta elektrik akımları olup, içinden geçtiği ortamın doğal elektriksel direncine karşı ilerler. Bu yüzden Yerkabuğu içerisinde salınan ya da akan bu akımlar, su gibi en kolay akabilecekleri yolu seçerler. Yani alınan yolun uzunluğu önemli olmayıp kolaylığı daha önemlidir. Bu yüzden Tellürik akımlar ve Deplasman akımları, iletkenliği çevresine göre daha yüksek, ya da direnci çevresine göre daha düşük olan yolları seçerler. Yani kanalize olurlar. Bu kanallar genellikle içerisinde bol metal oksitler bulunan kayaçları, bol tuzlu su içeren kayaçları ve tabiidir ki maden yataklarını takip ederler.
Yani bizim bildiğimiz bir enerji türü, yine bizim direncini ölçebildiğimiz için bildiğimiz yolları takip ederek akarlar. İşte size bunlar da bilimsel Ley hatları. Bu akımların ise tanımlamalarından görüleceği gibi, eski harabeleri takip etmek gibi sanatsal ve entelektüel bir alışkanlıkları yoktur. Ama fizik bilmeyen, çok sayıda saygıdeğer entelektüel kişilikler var aramızda. İşte onlar bazan çevrelerinde olagelen ve fakat geniş halk kitlelerinin dikkatini çekmeyen bir şeyleri fark ederler.
Prof.Dr.Uğur KAYNAK* Kocaeli Üni. Emekli Öğretim Üyesi, Anadolu Çevre Asamblesi II Başkanı.
Tanıtım Filmi ve Sosyal Medya Yönetimi için doğru Reklam Ajansı "Sosyal Ajansım"
http://www.sosyalajansim.com
Altın oran, kabe, Kutsal Gizemler gibi eserleriyle uluslararası üne sahip olan yönetmen Erdem Çetinkaya'nın sahibi olduğu Mivafilm ve SosyalAjansim sizin için mükemmel bir tanıtım stratejisi oluşturabilir.
REFERANSLARIMIZ
T.C. Milli Savunma Bakanlığı – TAI – TUSAŞ (Atak Helikopterleri)
T.C. Milli Kütüphane (Tanıtım Filmleri ve Kurumsal Kimlik…)
Ankara Yıldırım Beyazıt Devlet Üniversitesi Tanıtım Filmleri
Kanal İstanbul Projesi 2012 Tanıtımı – İnanlar İnşaat
Wild Dragon Energy Drink – Avusturya
Xibe Energy Drink – Almanya
ŞikayetVar .com / Termikel/ Atv / TRT ve daha niceleri
Dünyanın en çok izlenen İslam Belgeseli (Kutsal Gizemler I ve II)
ERIC ROBERTS-Sinema Filmi-Özel Efektleri(Westbrick Murders)
Kozmik Sır – Bilim Kurgu Sinema (Başlıyor) ve çok daha fazlası…
T.C. Milli Kütüphane (Tanıtım Filmleri ve Kurumsal Kimlik…)
Ankara Yıldırım Beyazıt Devlet Üniversitesi Tanıtım Filmleri
Kanal İstanbul Projesi 2012 Tanıtımı – İnanlar İnşaat
Wild Dragon Energy Drink – Avusturya
Xibe Energy Drink – Almanya
ŞikayetVar .com / Termikel/ Atv / TRT ve daha niceleri
Dünyanın en çok izlenen İslam Belgeseli (Kutsal Gizemler I ve II)
ERIC ROBERTS-Sinema Filmi-Özel Efektleri(Westbrick Murders)
Kozmik Sır – Bilim Kurgu Sinema (Başlıyor) ve çok daha fazlası…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder